12 Şubat 2010 Cuma

Yonca Evcimik 8:15 Vapuru

Hayatimin deniz ustunde gecen en uzun yillarinda ,her sabah ve her aksam vapurla gecerken karsiya, cocuklugumun beynime kazinmis bu sarkisinin etkisinin bu kadar buyuk oldugunu hic farketmemistim. Her sabah 6:10 vapuruna (motorunu daha cok) binerken bir umut , evet diyormusum meger, evet bu sefer onu gorcem, dizlerim titreyecek, lam'i cim'i yok. Sonra iceriye bir goz atis, yine o yasli ve cok konusan amcalar grubu, bir kac iyi adam, her sabah beni almadan kalkmayan Dentur personeli o kadar. Babam gibi yakisikli adam? Yok nerde sabahin köründe olacak is mi? Sankim Yoca Evicimiktim. Neyse umudumu kaybetmemisim ama hicbir zaman. Aksam yine Besiktas-Uskudar vapuruna ayni hisle biniyorum. Yok. Az once dersten ciktiklari belli gencler, ciftler, bir kac kro(adam olmaz cinsinden), Istanbula ilk defa gelmis vapura binmenin heyecaniyla etrafa bakan cekirdek aileler  ve Umutsuz Vaka ben.
Gerci bi kere dizlerim titredi sanirim, o da vapurdan inerken ayagimin takilip denize dusecegimi sandigim andi.

okayiyamasita kombamba kombamba bana gore sevmeler sevilmeler...


Hiç yorum yok: